Karbon Ekonomisi ve Karbon Muhasebesi Kapsamında Kullanılacak Bir Risk Değerlendirme Modeli
Bu çalışma, özel olarak uyarlanmış
bir risk değerlendirme modeline sahip olmamanın, karbon muhasebesinin ulusal
politika çerçevelerine etkili bir şekilde entegrasyonunu sınırladığını ve bu
durumun, evrilen küresel karbon piyasalarında ilerlemekteki yeteneğini
engellediğini varsaymaktadır.
Bu çalışma, risk değerlendirme
ilkelerini karbon muhasebesi stratejileriyle entegre ederek, Türk politika yapıcılarının
karbon ekonomisi stratejileri, karbon stoğu yönetimi ve uluslararası düzenleyici
uyumluluk ile ilişkili riskleri tanımlamalarına ve hafifletmelerine yardımcı
olacak yenilikçi bir çerçeve önermektedir.
Araştırma, küresel karbon piyasası
eğilimleri, karbon vergisi uygulamaları ve Türkiye’nin karbon muhasebesi
stratejilerine dair analitik bir inceleme sunmakta ve bunun sonunda orijinal
bir risk modeli geliştirmektedir.
Genişletilmiş Özet Amaç ve Motivasyon
Karbon muhasebesi üzerine geniş
kapsamlı tartışmalar yapılmış olsa da ulusal hükümetlere özgü risk
değerlendirme çerçevelerinin karbon ekonomisi stratejileri ve muhasebe
sistemleriyle entegrasyonu konusundaki literatürde önemli bir boşluk
bulunmaktadır.
Bu çalışma, Türk politika
yapıcılar için özel olarak tasarlanmış bir risk değerlendirme modeli
geliştirerek bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Model, Türkiye'nin benzersiz
konumu ve stratejik ihtiyaçlarına odaklanarak karbon muhasebesi, karbon
ekonomisi ve küresel karbon piyasalarının evrimiyle ilişkili riskleri
sistematik bir şekilde değerlendirme yöntemleri sunacaktır.
Bu araştırmanın özgün katkısı,
karbon muhasebesi uygulamalarına risk değerlendirmesi yapılmasında Türkiye
bağlamında yenilikçi bir bakış açısı sunmasında yatmaktadır. Türk politika
yapıcıları için geliştirilecek bu risk modeli, karbon muhasebesi risklerinin
teorik olarak anlaşılmasına katkı sunmasına ek olarak karbon ekonomisi
stratejileri, piyasa katılımı ve uluslararası düzenleyici çerçevelerdeki
karmaşıklıkları aşmak için pratik bir araç sunmaktadır. Bu yenilikçi yaklaşım,
literatürdeki kritik bir boşluğu doldurmanın ötesinde, ulusal düzeyde karbon
muhasebesi stratejileri üzerine gelecekteki araştırmalar için yeni bir yol
açmaktadır.
Bu çalışma, Türkiye’nin karbon
ekonomisi ve karbon muhasebesi alanında karşılaştığı metodolojik, ekonomik,
düzenleyici, teknolojik ve sosyo-politik riskleri sistematik biçimde
tanımlayarak, bunların politika yapım sürecine entegrasyonunu sağlayacak özgün
bir risk değerlendirme modeli geliştirmeyi amaçlamaktadır. Mevcut literatürde
karbon muhasebesinin operasyonel boyutu yaygın şekilde incelenmiş olsa da
ulusal politika çerçevelerine özgülenmiş kapsamlı risk değerlendirme modelleri
sınırlı kalmıştır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği
Emisyon Ticaret Sistemi’ne (EU ETS) dâhil olmaması, ancak Paris Anlaşması’na
taraf olarak iddialı emisyon azaltım taahhütleri üstlenmesi, stratejik bir
boşluk yaratmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın motivasyonu, Türkiye’nin küresel
karbon piyasalarına etkin katılımını kolaylaştıracak, karbon stok yönetimi ve
uluslararası düzenlemelere uyum sürecini hızlandıracak veri temelli bir riskyönetim yaklaşımı ortaya koymaktır.
Araştırmanın Stratejisi ve Yöntemi
Araştırma, literatür taramasına
dayanarak belirlenen risk değerlendirme prensiplerini karbon muhasebesi
stratejileriyle bütünleştiren çok boyutlu bir model geliştirmiştir. Model,
toplam risk (Rt) fonksiyonunu beş temel risk boyutuna ayırmaktadır:
- Metodolojik
Riskler (Mr): Ölçüm hataları, emisyon kapsam sınırlarının belirlenmesindeki
belirsizlikler, standardizasyon eksiklikleri.
- Ekonomik
Riskler (Er): Piyasa dalgalanmaları, küçük işletmeler için erişim engelleri,
spekülatif işlem etkileri.
- Düzenleyici
ve Politik Riskler (Rr): Politika belirsizlikleri, uygulama zafiyetleri,
bölgesel ve küresel standartlar arasındaki uyumsuzluk.
- Teknolojik
Riskler (Tr): İnovasyon engelleri, teknolojik eskime, veri güvenliği açıkları.
- Sosyo-Politik
Riskler (Sr): Kamuoyu şüpheciliği, fayda dağılımındaki adaletsizlikler,
jeopolitik gerilimler.
Her risk türü, ilgili
parametreler (m1, e1, r1 vb.) ile detaylandırılmış; ağırlık katsayıları (β) ile
toplam riske katkısının ölçülmesinin önemini vurgulamaktadır.
Modelin veri temelli yapısı, hem
nicel hem nitel göstergelerle çalışmaya imkân tanımakta; politika yapıcıların
önceliklendirme, hedefleme ve esnek uyarlama yapabilmesine olanak
sağlamaktadır.
Bulgular ve Tartışma
Fırsatlar
Çalışma, Türkiye’nin
karbon ekonomisi ve karbon muhasebesi bağlamında önemli fırsatlar barındırdığını
ortaya koymaktadır. Ülkenin zengin ormancılık ve tarım potansiyeli, uluslararası
pazarlarda yüksek talep gören karbon kredilerinin üretimi için güçlü bir altyapı
sunmaktadır. Afforestasyon, reforestasyon ve sürdürülebilir arazi kullanımı
projeleri, yalnızca karbon dengeleme mekanizmalarına katkı sağlamakla kalmayıp,
ekolojik istikrarı ve biyolojik çeşitliliği artırarak sürdürülebilir kalkınma
hedeflerine hizmet etmektedir.
Bunun yanı sıra, rüzgâr ve güneş
gibi yenilenebilir enerji kaynaklarındaki büyüme potansiyeli, karbon yoğunluğunun
düşürülmesine, uluslararası finansman fırsatlarının genişlemesine ve karbon
ticareti imkanlarının artmasına katkı sağlamaktadır. Enerji verimliliği
projelerinin binalar, ulaşım ve sanayi sektörlerinde sağladığı sera gazı azaltımları,
ekonomik fayda ve enerji güvenliği açısından da önemli kazanımlar yaratmaktadır.
Ayrıca, sanayi ve enerji sektörlerinde Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojilerinin
uygulanması, Türkiye’yi düşük karbon teknolojilerinde
öncü bir konuma taşıma potansiyeline sahiptir. REDD+ gibi uluslararası girişimler
kapsamında sürdürülebilir orman yönetimi ve orman koruma projelerinin geliştirilmesi
de emisyon azaltımı açısından stratejik önemdedir.
Zorluklar
Bununla birlikte, çalışma Türkiye’nin bu fırsatları değerlendirmesi önünde önemli zorluklar bulunduğunu
da göstermektedir. Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi dışında kalmak,
karbon fiyatlarının uyumlaştırılmasını güçleştirmekte ve piyasa entegrasyonunu
sınırlamaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüksek uyum maliyetleri
nedeniyle piyasaya erişimlerinde yapısal engeller ortaya çıkmaktadır.
Yenilenebilir enerji ve karbon yakalama teknolojilerinde ithalata bağımlılık,
tedarik zinciri kırılganlıklarını ve teknolojik eskime risklerini artırmaktadır.
Siber güvenlik açıkları ise
karbon veri sistemlerinin güvenilirliğini zayıflatmakta, piyasa şeffaflığı ve güvenilirliği
acısından risk yaratmaktadır.
Karbon politikalarına yönelik
kamuoyu şüpheciliği, adil olmayan fayda dağılımı algısıyla birleştiğinde toplumsal
direnç potansiyelini yükseltmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin
jeopolitik konumu, karbon diplomasisi ve bölgesel iş birlikleri acısından ek
belirsizlikler doğurmaktadır.
Gelecek Yönelimleri
Araştırmanın önemli bir sonucu, Türkiye’nin geleceğe donuk karbon stratejilerinin dinamik ve esnek
bir yapıya sahip olması gerekliliğidir. Karbon muhasebesi uygulamalarının yalnızca
mevcut durumu ölçmekle sınırlı kalmayıp, sektör bazlı risk analizleriyle
desteklenmesi ve senaryo temelli politikalarla geliştirilmesi gerekmektedir.
Uzun vadeli karbon fiyatlandırma mekanizmalarının ekonomik etkilerini değerlendirecek
modellemeler, özellikle küresel piyasa dalgalanmaları ve teknolojik gelişmelerin
etkilerini öngörmek acısından stratejik değer taşımaktadır.
Ayrıca, sosyal ve çevresel göstergelerin
risk formülüne entegrasyonu, karbon yönetimi stratejilerinin yalnızca ekonomik
değil, toplumsal ve ekolojik sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olmasını sağlayacaktır.
Bu yaklaşım, Türkiye’nin küresel karbon piyasalarında
rekabet gücünü artırırken, düşük karbon ekonomisine geçişini de hızlandırabilecek
niteliktedir.
Sonuç ve Öneriler
Araştırma, Türkiye icin geliştirilen
risk değerlendirme modelinin karbon muhasebesi ve karbon ekonomisi
stratejilerinin uygulanmasında hem karar destek aracı hem de uluslararası uyum
mekanizması olarak işlev görebileceğini ortaya koymaktadır. Standart ve bağlayıcı
düzenlemelerin hayata geçirilmesi, ölçüm-raporlama-doğrulama (MRV)
sistemlerinin küresel standartlarla uyumlu hale getirilmesi ve karbon yatırımlarını
teşvik edecek vergi avantajları ile finansman mekanizmalarının oluşturulması öncelikli
adımlar olarak öne çıkmaktadır.
Yenilenebilir enerji yatırımlarının
hızlandırılması, Paris Anlaşması ile uyumlu bilimsel tabanlı emisyon azaltım
hedeflerinin belirlenmesi ve Karbon Yakalama ve Depolama teknolojilerine yatırım
yapılması, hem piyasa rekabetçiliğini hem de çevresel performansı artıracaktır.
Uluslararası iş birliklerinin
geliştirilmesi, bilgi paylaşımı ve piyasa entegrasyonu acısından Türkiye’nin konumunu güçlendirecektir.
Bu model, riskleri nicel ve nitel
olarak ağırlıklandırarak Türkiye’nin hem küresel karbon
piyasalarında rekabet gücünü artırabilecek hem de düşük karbon ekonomisine geçişini
hızlandırabilecek stratejik bir çerçeve sunmaktadır. Politika yapıcılar,
modelin sunduğu veri temelli yaklaşımı kullanarak, risk önceliklendirmesi,
hedefe yönelik müdahaleler ve esnek politika adaptasyonları gerçekleştirebilir.
Böylece Türkiye, hem küresel iklim yükümlülüklerini yerine getirebilir hem de sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda karbon ekonomisinde liderlik rolü üstlenebilir.
Yazar: Doç Dr. Ahmet Efe | Partner, Risk Yönetimi ve Güvence ( CISA, CRISC)
*** Bu makalenin orjinali 30.09.2025 tarihinde The World of Accounting Science dergisinde yayınlanmıştır. Makalenin tamamına ulaşmak için : https://doi.org/10.31460/mbdd.1587965
Atıf (Citation): Efe, A. (2025). A Risk Assessment Model To Be Used in Terms of Carbon Economy and Carbon
Accounting. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 27(3), 203-234. https://doi.org/10.31460/mbdd.1587965