ISO 31000 Risk Yönetim Sistemi - Tanımı, Temelleri ve Türkiye'deki Önemi

Karbon Ekonomisi ve Karbon Muhasebesi Kapsamında Kullanılacak Bir  Risk Değerlendirme Modeli

 

Bu çalışma, özel olarak uyarlanmış bir risk değerlendirme modeline sahip olmamanın, karbon muhasebesinin ulusal politika çerçevelerine etkili bir şekilde entegrasyonunu sınırladığını ve bu durumun, evrilen küresel karbon piyasalarında ilerlemekteki yeteneğini engellediğini varsaymaktadır.

Bu çalışma, risk değerlendirme ilkelerini karbon muhasebesi stratejileriyle entegre ederek, Türk politika yapıcılarının karbon ekonomisi stratejileri, karbon stoğu yönetimi ve uluslararası düzenleyici uyumluluk ile ilişkili riskleri tanımlamalarına ve hafifletmelerine yardımcı olacak yenilikçi bir çerçeve önermektedir.

Araştırma, küresel karbon piyasası eğilimleri, karbon vergisi uygulamaları ve Türkiye’nin karbon muhasebesi stratejilerine dair analitik bir inceleme sunmakta ve bunun sonunda orijinal bir risk modeli geliştirmektedir.

Genişletilmiş Özet Amaç ve Motivasyon

Karbon muhasebesi üzerine geniş kapsamlı tartışmalar yapılmış olsa da ulusal hükümetlere özgü risk değerlendirme çerçevelerinin karbon ekonomisi stratejileri ve muhasebe sistemleriyle entegrasyonu konusundaki literatürde önemli bir boşluk bulunmaktadır.

Bu çalışma, Türk politika yapıcılar için özel olarak tasarlanmış bir risk değerlendirme modeli geliştirerek bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.

Model, Türkiye'nin benzersiz konumu ve stratejik ihtiyaçlarına odaklanarak karbon muhasebesi, karbon ekonomisi ve küresel karbon piyasalarının evrimiyle ilişkili riskleri sistematik bir şekilde değerlendirme yöntemleri sunacaktır.

Bu araştırmanın özgün katkısı, karbon muhasebesi uygulamalarına risk değerlendirmesi yapılmasında Türkiye bağlamında yenilikçi bir bakış açısı sunmasında yatmaktadır. Türk politika yapıcıları için geliştirilecek bu risk modeli, karbon muhasebesi risklerinin teorik olarak anlaşılmasına katkı sunmasına ek olarak karbon ekonomisi stratejileri, piyasa katılımı ve uluslararası düzenleyici çerçevelerdeki karmaşıklıkları aşmak için pratik bir araç sunmaktadır. Bu yenilikçi yaklaşım, literatürdeki kritik bir boşluğu doldurmanın ötesinde, ulusal düzeyde karbon muhasebesi stratejileri üzerine gelecekteki araştırmalar için yeni bir yol açmaktadır.

Bu çalışma, Türkiye’nin karbon ekonomisi ve karbon muhasebesi alanında karşılaştığı metodolojik, ekonomik, düzenleyici, teknolojik ve sosyo-politik riskleri sistematik biçimde tanımlayarak, bunların politika yapım sürecine entegrasyonunu sağlayacak özgün bir risk değerlendirme modeli geliştirmeyi amaçlamaktadır. Mevcut literatürde karbon muhasebesinin operasyonel boyutu yaygın şekilde incelenmiş olsa da ulusal politika çerçevelerine özgülenmiş kapsamlı risk değerlendirme modelleri sınırlı kalmıştır.

Türkiye’nin Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’ne (EU ETS) dâhil olmaması, ancak Paris Anlaşması’na taraf olarak iddialı emisyon azaltım taahhütleri üstlenmesi, stratejik bir boşluk yaratmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın motivasyonu, Türkiye’nin küresel karbon piyasalarına etkin katılımını kolaylaştıracak, karbon stok yönetimi ve uluslararası düzenlemelere uyum sürecini hızlandıracak veri temelli bir riskyönetim yaklaşımı ortaya koymaktır.

 

Araştırmanın Stratejisi ve Yöntemi

Araştırma, literatür taramasına dayanarak belirlenen risk değerlendirme prensiplerini karbon muhasebesi stratejileriyle bütünleştiren çok boyutlu bir model geliştirmiştir. Model, toplam risk (Rt) fonksiyonunu beş temel risk boyutuna ayırmaktadır:

Her risk türü, ilgili parametreler (m1, e1, r1 vb.) ile detaylandırılmış; ağırlık katsayıları (β) ile toplam riske katkısının ölçülmesinin önemini vurgulamaktadır.

Modelin veri temelli yapısı, hem nicel hem nitel göstergelerle çalışmaya imkân tanımakta; politika yapıcıların önceliklendirme, hedefleme ve esnek uyarlama yapabilmesine olanak sağlamaktadır.

Bulgular ve Tartışma


Fırsatlar

Çalışma, Türkiyenin karbon ekonomisi ve karbon muhasebesi bağlamında önemli fırsatlar barındırdığını ortaya koymaktadır. Ülkenin zengin ormancılık ve tarım potansiyeli, uluslararası pazarlarda yüksek talep gören karbon kredilerinin üretimi için güçlü bir altyapı sunmaktadır. Afforestasyon, reforestasyon ve sürdürülebilir arazi kullanımı projeleri, yalnızca karbon dengeleme mekanizmalarına katkı sağlamakla kalmayıp, ekolojik istikrarı ve biyolojik çeşitliliği artırarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerine hizmet etmektedir.

Bunun yanı sıra, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarındaki büyüme potansiyeli, karbon yoğunluğunun düşürülmesine, uluslararası finansman fırsatlarının genişlemesine ve karbon ticareti imkanlarının artmasına katkı sağlamaktadır. Enerji verimliliği projelerinin binalar, ulaşım ve sanayi sektörlerinde sağladığı sera gazı azaltımları, ekonomik fayda ve enerji güvenliği açısından da önemli kazanımlar yaratmaktadır. Ayrıca, sanayi ve enerji sektörlerinde Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojilerinin uygulanması, Türkiyeyi düşük karbon teknolojilerinde öncü bir konuma taşıma potansiyeline sahiptir. REDD+ gibi uluslararası girişimler kapsamında sürdürülebilir orman yönetimi ve orman koruma projelerinin geliştirilmesi de emisyon azaltımı açısından stratejik önemdedir.

Zorluklar

Bununla birlikte, çalışma Türkiyenin bu fırsatları değerlendirmesi önünde önemli zorluklar bulunduğunu da göstermektedir. Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi dışında kalmak, karbon fiyatlarının uyumlaştırılmasını güçleştirmekte ve piyasa entegrasyonunu sınırlamaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüksek uyum maliyetleri nedeniyle piyasaya erişimlerinde yapısal engeller ortaya çıkmaktadır. Yenilenebilir enerji ve karbon yakalama teknolojilerinde ithalata bağımlılık, tedarik zinciri kırılganlıklarını ve teknolojik eskime risklerini artırmaktadır.

Siber güvenlik açıkları ise karbon veri sistemlerinin güvenilirliğini zayıflatmakta, piyasa şeffaflığı ve güvenilirliği acısından risk yaratmaktadır.

Karbon politikalarına yönelik kamuoyu şüpheciliği, adil olmayan fayda dağılımı algısıyla birleştiğinde toplumsal direnç potansiyelini yükseltmektedir. Ayrıca, Türkiyenin jeopolitik konumu, karbon diplomasisi ve bölgesel iş birlikleri acısından ek belirsizlikler doğurmaktadır.

Gelecek Yönelimleri

Araştırmanın önemli bir sonucu, Türkiyenin geleceğe donuk karbon stratejilerinin dinamik ve esnek bir yapıya sahip olması gerekliliğidir. Karbon muhasebesi uygulamalarının yalnızca mevcut durumu ölçmekle sınırlı kalmayıp, sektör bazlı risk analizleriyle desteklenmesi ve senaryo temelli politikalarla geliştirilmesi gerekmektedir. Uzun vadeli karbon fiyatlandırma mekanizmalarının ekonomik etkilerini değerlendirecek modellemeler, özellikle küresel piyasa dalgalanmaları ve teknolojik gelişmelerin etkilerini öngörmek acısından stratejik değer taşımaktadır.

Ayrıca, sosyal ve çevresel göstergelerin risk formülüne entegrasyonu, karbon yönetimi stratejilerinin yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve ekolojik sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olmasını sağlayacaktır. Bu yaklaşım, Türkiyenin küresel karbon piyasalarında rekabet gücünü artırırken, düşük karbon ekonomisine geçişini de hızlandırabilecek niteliktedir.

Sonuç ve Öneriler

Araştırma, Türkiye icin geliştirilen risk değerlendirme modelinin karbon muhasebesi ve karbon ekonomisi stratejilerinin uygulanmasında hem karar destek aracı hem de uluslararası uyum mekanizması olarak işlev görebileceğini ortaya koymaktadır. Standart ve bağlayıcı düzenlemelerin hayata geçirilmesi, ölçüm-raporlama-doğrulama (MRV) sistemlerinin küresel standartlarla uyumlu hale getirilmesi ve karbon yatırımlarını teşvik edecek vergi avantajları ile finansman mekanizmalarının oluşturulması öncelikli adımlar olarak öne çıkmaktadır.

Yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması, Paris Anlaşması ile uyumlu bilimsel tabanlı emisyon azaltım hedeflerinin belirlenmesi ve Karbon Yakalama ve Depolama teknolojilerine yatırım yapılması, hem piyasa rekabetçiliğini hem de çevresel performansı artıracaktır.

Uluslararası iş birliklerinin geliştirilmesi, bilgi paylaşımı ve piyasa entegrasyonu acısından Türkiyenin konumunu güçlendirecektir.

Bu model, riskleri nicel ve nitel olarak ağırlıklandırarak Türkiyenin hem küresel karbon piyasalarında rekabet gücünü artırabilecek hem de düşük karbon ekonomisine geçişini hızlandırabilecek stratejik bir çerçeve sunmaktadır. Politika yapıcılar, modelin sunduğu veri temelli yaklaşımı kullanarak, risk önceliklendirmesi, hedefe yönelik müdahaleler ve esnek politika adaptasyonları gerçekleştirebilir.

Böylece Türkiye, hem küresel iklim yükümlülüklerini yerine getirebilir hem de sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda karbon ekonomisinde liderlik rolü üstlenebilir.


Yazar: Doç Dr. Ahmet Efe | Partner, Risk Yönetimi ve Güvence ( CISA, CRISC)



*** Bu makalenin orjinali 30.09.2025 tarihinde The World of Accounting Science dergisinde yayınlanmıştır. Makalenin tamamına ulaşmak için : https://doi.org/10.31460/mbdd.1587965 


Atıf (Citation): Efe, A. (2025). A Risk Assessment Model To Be Used in Terms of Carbon Economy and Carbon

Accounting. Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, 27(3), 203-234. https://doi.org/10.31460/mbdd.1587965

İletişime Geç: Yazar

Doç. Dr. Ahmet Efe

Doç. Dr. Ahmet Efe

Partner, Risk Yönetimi ve Güvence

📧 ahmetefe@cpaturk.com.tr

📞 +90 212 255 02 15